Obezite Cerrahisi ve Endoskopik İşlemler
Obezite ve Cerrahi
- Obezite nedir
Obezite, aldığımız ve harcadığımız kalori açısından bir dengesizlik olduğunda yağ dokusunun artması ile meydana gelmektedir. Vücut kitle endeksi (VKİ) 30 kg/m² üzerine çıktığında birey obez olarak kabul edilmektedir. VKİ kilonun boyun metrekaresine bölünmesi ile hesaplanmaktadır. Örnek olarak 120 kg ağırlığında 170 cm boyunda bir insanın vücut kitle endeksi 120/1,72 yani 41.5 kg/m² olarak belirlenmektedir. Fakat artmış kas kütlesi gibi bazı faktörler VKİ açsından yanıltıcı olabilmektedir ve böyle durumlarda bel çevresi gibi faktörler göz önünde bulundurulabilmektedir.
- Obezite Görülme Sıklığı ve Yaşam Kalitesi ve Sağlık Üzerine Etkileri
Obezite, Batı nüfusunun yaklaşık %35’ini etkiler. Yaşam kalitesini düşüren, kalp hastalıkları, diyabet gibi sağlık sorunları yaratan önemli bir sağlık problemidir. Ayrıca, tüm obez hastalar çalışmanın, seyahat etmenin ve hatta uyumanın ne kadar zor olduğunu bilirler ve tüm bunlar yaşam kalitesini ciddi bir şekilde etkiler.
- Obezite Yönetiminde Farklı Yöntemler
Obezite ile mücadelede öncelikle bireylerin doktor ve diyetisyen eşliğinde yapılandırılmış bir diyet, hareket ve yaşam tarzı değişikliği ile kilo vermesi hedeflenmektedir. Psikolojik destek ise yeme bozuklukları ve bağımlılıklar açısından faydalı olabilmektedir. Bu yöntemlerin yetersiz göründüğü durumlarda hekim tavsiyesi ile kullanılabilecek bazı ilaçlar ve endoskopik yöntemle uygulanan botoks ve mide balonu da olumlu sonuçlar vermektedir. Bununla birlikte, yaşam tarzını ve yeme alışkanlıklarını değiştirmek, uzun vadeli başarı için çok önemlidir.
- Cerrahiden Kimler Yararlanır
Obez hastalar, çeşitli denemelere rağmen hedeflenen kilo verme oranlarına ulaşamadıklarında veya bu kilo kaybını kalıcı olarak sağlayamadıklarında ve fazla kiloları sağlıklarını ciddi şekilde tehdit ettiğinde obezite cerrahisi (bariyatrik cerrahi) adayı olarak kabul edilmektedir. Vücut kitle indeksi 35 kg/m2 üzerinde olan ve tip 2 diyabet, hipertansiyon, uyku apnesi, eklem sorunları, metabolik sendrom gibi ciddi sorunları olan veya vücut kitle indeksi 40 kg/m2 üzerinde olan ve ciddi sağlık problemleriyle karşılaşma olasılığı yüksek olan hastalar cerrahi tedaviden fayda görecektir. Ameliyat, çoğunlukla kontrolsüz tip 2 diyabet tedavisi için yapılan metabolik amaçlı yapılıyorsa, bir endokrinolog tavsiyesi ve onayı ile VKİ limiti 30 kg/m2’ye kadar düşürülebilir.
- Doğru Hasta, Doğru Tedavi
Cerrahi tedavi seçimi hastanın VKİ’si, obezitenin tetiklediği ikincil hastalıklar ve hastanın daha önce geçirmiş olduğu ameliyatlar gibi faktörlere bağlıdır. Günümüzde obezite ve metabolik ameliyatların %99’u minimal invaziv bir yöntem olan laparoskopi (kapalı ameliyat) olarak yapılmaktadır. Ancak daha önce karın içi ameliyat geçirmiş hastalarda çok düşük oranda da olsa yoğun yapışıklıklar veya diğer teknik problemler nedeniyle açık ameliyata dönüş olasılığı vardır. Mide bypass cerrahisi yöntemleri, özellikle tip 2 diyabet tedavisi hedeflenirken metabolik amaçlarla, mide hacmini kısıtlamak ve yiyecekleri sindirilmeden ince bağırsağın daha uzak kısımlarına göndermek için kullanılmaktadır. Dünyada ve ülkemizde obezite için en sık kullanılan cerrahi yöntem tüp mide (sleeve gastrektomi) ameliyatıdır. Bu yöntemle mide ince bir tüp haline getirilerek besin alımı sınırlandırılır ve ciddi miktarda bir kilo kaybı hedeflenir. Önemli avantajlarından biri, sindirim sistemindeki değişikliğin minimum düzeyde olması ve endoskopik aletlerin mideden on iki parmak bağırsağına geçmesine izin vermesidir. Şiddetli reflü tarif eden hastaların ameliyat öncesi detaylı değerlendirilmesi önemlidir. Eşlik eden büyük bir mide fıtığı varsa, obezite cerrahisi sırasında eş zamanlı olarak onarılabilir. Ayrıca şiddetli reflü nedeniyle yemek borusu hasar görmüş (özofajit) hastalarda, mide içeriğinin yemek borusuna geri kaçmasını engellediği için genellikle Roux-en-Y gastrik bypass adı verilen cerrahi bir teknik tercih edilir. Özellikle şekerli gıdaların tüketimine bağımlı olduğu düşünülen kişilerde şeker alımını daha fazla kısıtladığı için bypass tipi ameliyatlar ön plana çıkmaktadır.
- Komplikasyonlar
Obezite cerrahisi düzenli olarak obezite cerrahisi uygulanan merkezlerde deneyimli cerrahların ellerinde güvenlidir. Komplikasyon oranları diğer komplike işlemlere göre daha düşüktür ve cerrahiye bağlı ölüm riski en sık yapılan laparoskopik kolesistektomi ile hemen hemen aynı seviyeye ulaşmıştır. Önemli olan, bir komplikasyon durumunda merkez ve cerrahi ekibin sorunları çözebilecek donanım, bilgi ve beceriye sahip olmasıdır. Ameliyat sırasında ve erken dönemde karşılaşılabilecek en ciddi komplikasyonlar kanama, kaçak ve emboli riski olarak ifade edilebilir. Bu sorunların oluşma olasılığı %1 civarındadır. Bazı durumlarda yeniden ameliyat, endoskopik stent uygulaması veya kan transfüzyonu gerekli olabilir. Uzun vadede, kesi hatlarında gelişebilecek fıtıklar veya özellikle bypass cerrahisi sonrası gelişme ihtimali olabilen iç fıtıklar, midede veya yeni yapılan yollarda daralma ve tıkanıklık, ülsere bağlı kanamalar önemsenmelidir ve bunlar uzun süreli takip gerektirebilmektedir. Bu problemlerin olma olasılığı da %1 civarındadır.
- Takip ve Bakım
Obezite, eşlik eden diğer hastalıklarla birlikte insanları yaşamları boyunca tehdit eden önemli bir kronik sağlık sorunudur. Obezitenin cerrahi tedavisi, uzun süreli kalıcı sonuçları olan en etkili ve güvenli yöntemdir. Ancak ameliyat sonrası etkili kilo kaybının sağlanabilmesi için hem hedeflenen kilonun korunması hem de diyetin düzenlenmesi amacıyla iç hastalıkları/endokrin uzmanları, diyetisyenler, psikologlar ve cerrahlardan oluşan bir ekip tarafından uzun süreli ve yakın takip büyük önem taşımaktadır. Bu takip ile kilo verme sırasında oluşabilecek vitamin, mineral ve protein eksiklikleri zamanında tespit edilebilir ve ek tedaviler düzenlenebilir. Ameliyatın ilk yılı en etkili sonuçların alındığı dönem, ikinci yılı ise dengeye ulaşıldığı dönemdir. Bu dönemden sonra kilo alıp almamak, hastanın önerilere uymasına, şekerli ve yağlı gıdaların tüketimini sınırlayan yeni bir diyete geçmesine, egzersiz ve hareketi hayatının bir parçası haline getirerek yaşam tarzını değiştirmesine bağlıdır. Bu nedenle kas kütlesini ve gücünü artıran egzersiz programlarının planlanması da hastalara önemli katkı sağlar. Planlanan hedeflere ulaşmak ve sorun yaşamamak için 10. gün, 1. ay ve ilk yıl 3 ayda bir, ikinci yıl 6 ayda bir ve 5. yıldan itibaren yılda bir kez düzenli kontroller yapılmalıdır. Etkili ve sağlıklı kilo verme amacıyla gerekli görüldüğü takdirde diyetisyen ve psikolog görüşmeleri daha sık planlanabilir.
Sonuç olarak obezitenin cerrahi tedavisi etkili ve güvenli bir yöntemdir. Ancak, kalıcı sonuçlar elde etmek ve daha az sorunlar karşılaşmak için deneyimli bir ekip tarafından düzenli takip mutlak bir gerekliliktir.
NB Kadıköy Hastanesi
Op. Dr. Ali Ediz KIVANÇ