DİYABET TEKNOLOJİLERİ
Tıp ve mühendislik bilimlerinin sinerjisiyle ortaya konan bu teknolojiler, diyabet hastalarının kan şekerini kontrol altında tutabilmek için gereken gün boyu kan testlerinin ve iğnelerin tekrarlanmaması konusuna hizmet ediyor.Teknolojideki yeni gelişmeler tıp alanında daha doğru tanı ve tedavi imkanları sağlamanın yanı sıra, doktor ve hasta arasında da daha iyi bir iletişim kurma olanaklarını da sağlıyor. İnsülin pompası ve sürekli glukoz ölçüm sistemleri kullanan hastalar bu uygulamalara daha kolay adapte olarak, yakın takipten fayda görüyorlar. Bu sistemlerin gözlemlenen en belirgin faydaları:
Daha iyi hasta eğitimi,
Kan şekeri kontrolü,
Diyabetin oluşturduğu erken-acil ve geç gelişen sürekli sorunlarda azalmadır.
Sürekli Kan Şekeri İzlem Sistemleri
Klasik kan şeker ölçümü parmağın delinmesi, sonra bir damla kan çıkartıp bir strip (çubuk) ile ölçüm yapmayı gerektiriyor. Özellikle hastalığın ilk dönemlerinde, bu duruma alışmaya çalışan diyabet hastalarında, ölçüm aletinin, striplerin, iğne kutusunun taşınması gibi güçlükler ölçümü kısıtlayabiliyor. Oysa yeni kuşak CGM sistemleri, küçük bir silikon kanül ile bağlantılı küçük bir düğme şeklinde cildin üzerine yapıştırılan sensörlerden (alıcı) oluşuyor ve her 5 dakikada bir kan şekeri ölçümü yapıyor.
Diyabet hastalığında kan şekeri düzeyinin kontrol altında tutulmasına yönelik, diyabetle mücadeleyi kolaylaştıracak çok önemli teknolojiler geliştirildi. Yeni glukoz ölçüm yöntemleri, insülin infüzyon sistemleri, kapalı devr
Tip 1 diyabet genellikle çocuklarda ve gençlerde görülen diyabet tipi ve bu hastalar pankreas insülin üretmediği için günde 4-5 kez insülin enjeksiyonu olmak zorundalar. Her zaman enjeksiyon yapabilecek ortamlarda bulunmamaktan, hareketli bir iş yaşamanın ortasında bu konulara gereken özeni gösteremediklerinden yakınmaktadırlar.Bu konuda teknolojinin getirdiği en büyük yenilik; vücutta cilt üzerine yapıştırılan, küçük bir şişe kapağı büyüklüğünde bant aracılığıyla, cilt altına sürekli olarak 24 saat insülin verebilme özelliğine sahip pompaların geliştirilmesidir. Bu pompalar, yemek sonrası artan kan şekerini de kontrol altına almak için, ek iğne yapmadan vücuda insülin gönderebiliyor. Sonuçta; günde 4-5 enjeksiyon yerine, 3 günde bir kez enjeksiyon gerçekleştirilerek daha pratik hale geliyor.
Gelecekte Türkiye’de de kullanıma girecek olanmikropompalar uzaktan kumanda aletiyle istenildiği kadar ek insülin verme özelliğine sahip, 4-5 günde bir değiştirilebiliyor, kullanılanlar atılıyor. Ayrı bir insülin pompa cihazına gerek doyulmuyor. Daha küçük maliyetlerde, ağırlık yapmayan ve pratik cihazlar.
Hipoglisemi Bantları
Hipoglisemi diğer adıyla ani kan şekeri düşmesi diyabet hastalarında en çok endişelenilen durumlardandır. Hipoglisemi soğuk terleme, çarpıntı, fenalık hissi, şuur bulanıklığına giden bir dizi ciddi sağlık sorununu oluşturabilir. Bu nedenle hipogliseminin erken fark edilmesi çok önemlidir.
Hipobant adı da verilen hipoglisemi saatleri, hipoglisemiye dair henüz klinik belirtiler olmadan da cilde temas eden sensörler sayesinde hipoglisemi uyarısında bulunur. Bu sistemler bluetooth sistemi ile akıllı telefonlara bağlanabilir, hasta yakınlarına alarm verebilir ve onları uyarabilir, bu sayede acil durumda yardım gönderilmesini sağlayabilir.
CGM sistemleri ek olarak özel uyarı sistemlerine sahip. Kan şekeri belirli sınırın altına inerse ya da çıkarsa alarm çalıyor, kendisini ve bir yakınını uyarıyor. Kan şeker değişimlerini grafik olarak verebiliyor ve saklıyor.